Kendimi bildim bileli uğraştığım sualtı, gün geçtikçe cazibesini arttırdı benim için. Hem balık avlama, hem derin dalış konusunda kendimi geliştirdikçe, aslında bilgimin az, sadece tekrar ile geliştiğimi fark ettim. Aslına bakarsanız bu çok büyük bir korku oluşturdu bende. Çünkü kendi deneyimlerimle, kulaktan dolma bilgilerle artık 40 metrelere dalabiliyor ve avlanabiliyor hale gelmiştim.
Bu noktada SSI International ile tanıştım. Takım kaptanımız Kemal Yayöz SSI Serbest Dalış eğitmeni oldu ve anlattığı bilgiler ile bize doğru dalışın nasıl yapılacağı hakkında tüyolar verdi. Açıkçası benim gibi sualtına aşık bir insan bu sistemden fazla uzak kalmamalıydı ve öyle de oldu. Level 1 ve Level 2 kurslarımı Kemal Yayöz ile gerçekleştirdikten sonra Level 3 ve React Right İlk Yardım eğitimi için Mehmet Arıkök‘ün yanına gittim. Medfish Freediving School 🙂 40 metre gerekliliklerimizi benimle birlikte Level 3 kursunu alan Engin Ünal ile birlikte tamamladık. Engin yanlış hatırlamıyorsam ilk defa 40 metreye indi.
Tabi sürecin sonrası malum. Daha fazlası için çok tekrar ve tekrarla gelen konfor. Antrenman yaptıkça süreler, metreler hep artıyor. Kendi kendime bu kadar emek verdim neden eğitmen olmayayım sorusu sonrasında Eğitmenlik için Memo ile görüştüm ve yaz başında eğitime başladım.
SSI International dünya üzerindeki en iyi eğitmenleri yetiştirmeye çabalıyor. Bu noktada Memo’da profesyonellik, bilgi, uygulama gibi en ince detayına kadar eğitmen adayını süzgeçten geçiriyor. Ciddi bir eğitim sonrasında gereklilikleri yerine getirebilir, sunumları başarabilir ve sınavlardan geçer not alabilirseniz eğitmen olabiliyorsunuz. Yani 5 gün kursa gittim hah tamam eğitmen oldum gibi bir şey değil.
Eğitimin son gününde boş bir şekilde duvara bakarken Memo’nun “Gökhan iyi misin?” sorusu ile kendime geldiğimi çok net hatırlıyorum 😀
Çaba, emek sonucunu veriyor tabi. Artık gururla evet SSI International Level 2 Serbest dalış eğitmeniyim diyebiliyorum.
Bu süreçte bana bu işi ilk tanıtan Kemal Yayöz’e, mükemmel bir eğitmen olmam için çabalayan Mehmet Arıkök’e, eğitimlerde benim hatalarımdan ders almama yardımcı olan özellikle Yiğit’e ve bir çok ismini sayamayacağım arkadaşıma çok teşekkür ederim. Veee en önemlisi bana bu zor süreçte en büyük desteği veren karıma çok teşekkür ederim.
Not: Bu arada Engin Ünal TSSF Derinlik yarışmasında Türkiye 3. sü oldu ve şu an Serbest Dalış Milli Takımında. Yakında İtalya’da yapılacak Dünya Serbest Dalış şampiyonasına katılacak. Yani emek verip, doğru bilgiyi doğru şekilde kullanınca hedeflediğiniz şeylere ulaşmanız zor değil. Engin’i buradan da tekrar tebrik ederim 🙂
Heyecan artık dorukta. Yarın yapılacak Seramoni ve Teknik toplantı sonrasında Cumartesi sabahı sporcular saat 8’de denize açılacaklar.
Bölge zor fakat balığın bol olduğu bir bölge. Takım arkadaşlarımız ile görüştüğümde görüşün genellikle 1 metre civarında, zaman zaman 4 metre civarında olduğunu söylediler. Kanal Sargozu, Sargoz, Granyoz, Mercan.. 2 kilo’dan 10 kiloya kadar bir çok balık görmüşler ve yarışma için bu noktaları işaretlemişler.
Takımın yarışma öncesinde giderek bölgede çalışması çok büyük avantaj. Kiraladıkları botlardaki ekipmanlar ile arama yapıp bölgeyi iyice öğrenebiliyorlar.
İlk gün ve ikinci gün için 2 ana ve 1 yedek bölge var.
İlk Gün Bölge:
İkinci Gün Bölge:
Arkadaşlarımızın motivasyonu yüksek, keyifleri yerinde. Hepsinin sizlere çok selamı var. 🙂
03 – 04 Temmuz tarihlerinde Balıkesir, Bandırma’da gerçekleştirilen Zıpkınla Balıkavı Türkiye Şampiyonası Finali kazasız sonuçlandı. Açıkçası 2010 Gökçeada yarışmasından sonra ilk defa bu kadar güzel bir organizasyon geçirdik diyebilirim. Gerek Bandırma Belediyesi’nin sonsuz desteği, gerek Sualtı Hakemlerimiz ve tabiki de Federasyon Kurul Üyelerimizin çabası ile sorunsuz, keyifli bir yarışma oldu.
Olan biteni biraz anlatmam gerekirse;
İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik Spor Kulübü olarak biz pazartesi günü akşamüstü saatlerinde Bandırma’ya vardık. Otelimize yerleşip, botu atacağımız limana doğru yola çıktık. Hava biraz estiği ve saat geç olduğu için botu atıp biraz dolaşıp geri döndük.
Salı sabahı botumuzu attığımızda balık bulucumun ufak bir sorun çıkarttığını farkettim.
Bu teknik problem nedeni ile cihazı açamadık ve bu nedenle resmen gözümüz, kulağımız yokmuş gibi merayı çalışmaya başladık. 3 adalar diye tabir edilen bölge genel olarak bol taşlık, derinlikler de genel olarak 0-15 metre civarındaydı. Bol denizanası, bol vatoz olan bir bölge. Suda görüş bazı yerlerde 1,5 metre, bazı yerlerde 4-5 metre civarındaydı. Devasa kikla, lapinler, bir kaç kefal dışında başka bir şey göremedik. Tabi keyfimiz kaçmıştı, öğleden sonra bu problemi çözebiliriz umudu ile geri döndük. Baya uğraşmamıza rağmen sorunu çözemedik. Humminbird Türkiye – Marintek firmasından Kerem Bey’i aradım ve konuyu aktardım kendisine. Takip edenler biliyordur, yaklaşık 2 senedir Marintek – Humminbird ana sponsorlarımdan birisi ve sonsuz destekleri var.
Kerem Bey duruma hemen müdahale ederek Çarşamba sabah hemen yeni cihazı kargolayacağını belirtti ve beklemeye başladık. Perşembe sabah erken saatlerde kargomuzu teslim aldık. Onix 8 cihazım yerine sıfır bir Onix 10 cihaz yollamışlar. Ağzımız kulaklarımızda cihazın montajını yaptık ve denize çıktık. Elektronik bir cihaz aldığımız zaman hiç arıza yapmamasını istiyoruz. Fakat deniz şartları ağır, tabi ki sorun çıkabiliyor. Önemli olan ürünün arkasında durmak ve müdahale edebilmek. Kerem Bey’e ürünün arkasında bu kadar sağlam durduğu için ne kadar teşekkür etsem az olur.
Perşembe günü yarışma bölgesine gittiğimizde hava güzel fakat sudaki görüş neredeyse yarım metreydi. Bu sebeple istediğimiz gibi çalışamadık. 10 metrelerde başlayan soğuk su altındaki yerlere baktık. Fakat balık yoktu.
Cuma günü teknik toplantı, kortej yürüyüşü ve sonrasında doktor semineri ile günü geçirdik.
Cumartesi sabahı yarışma heyecanı başladı ve sert bir havada 3 adalara doğru yola çıktık.
Yarışmanın ilk 30 dakikasında güzel bir kefal vurdum. Kemal (Yayöz) Abi’de güzel bir Eşkina vurdu. Kikla ve Lapin kotamızı doldurduk. Fakat aradığımız balıkları bulamadık. 2 saat kala 14 metredeki bir Mığrı yuvasına baktım, fakat balık orada yoktu. Taşın ağzında iki tane kikla duruyordu. Bir tanesini vurdum ve parçaladım. Taşın giriş kısmının biraz önüne bırakıp o setteki taşlara bakmaya devam ettim. 10-15 dakika sonra geri dönüp dalış yaptığımda, 14 metredeki taşın ağzında koca Mığrı’yı tamamen dışarıda buldum ve zıpkın attım. Kafasından vurulan balık zıpkının şişini S yaptı =) Hemen 2. zıpkınla bir atış daha yapıp balığı söndürüp bota aldım. Tartı’da öğrendik ki bu dev balık 15 kilo 900 grammış ve tartıya göre yarışmanın en büyük balığıymış.
Yarışmanın geri kalan süresinde başka balık bulamayıp karaya döndük.
Ve yapılan tartı sonrasında takım sıralaması ve bireysel sıralama şu şekilde oldu;
Uzun ama keyifli geçen tartı sonrasında ödül töreni yapıldı, dereceye giren sporculara madalya ve kupaları teslim edildi. 
Dereceye giren tüm arkadaşlarımı ben de buradan tebrik ederim. Çok keyifli, güzel bir yarışma oldu.
İlk 8 sporcu ve Federasyonun seçeceği 4 sporcu ile yapılacak kamp sonrasında seçilen sporcular İspanya – Cadiz şehrindeki Euro-Afrika yarışmasına katılmaya hak kazanacaklar.
Ve Ülkemizi en güzel şekilde temsil edecekler. Ben kendi adıma emeği geçen herkese, çaba gösteren herkese teşekkür ederim.