Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili olmasından ve doğa güzelliklerinden dolayı cennet gibi bir ülke. Özellikle Akdeniz ve Ege denizlerinde yüzebilmek, dalabilmek için dünya’nın dört bir yanından insanlar ülkemizi ziyaret ediyorlar.
Bu nedenlerle bile aslında çok şanslıyız. Tabi gün geçtikçe berbat etmesek çok daha iyi olacak ama.. Son yaptığım dalışlardan bir video hazırladım. 32- 38 metreler arasında yapılan dalışları izleyeceksiniz. Tüm dalışlar güvenlik dalgıçı ile yapıldı. Umarım keyifle izlersiniz.
Medi-Aegean from Gokhan Senses on Vimeo.
Edirne Saros Turizm Altyapı Hizmet Birliğince yürütülen “Saros Yapay Resif” projesi çerçevesinde, Saros körfezinde batırılmak üzere istenen hurda gemi, dalış turizmini geliştirmesi amacıyla İbrice limanı açıklarına batırıldı. Samsun Sahil Güvenlik Komutanlığından temin edilen gemi Nusret Mayın Gemisine benzetildi ve gemi personeli, Çanakkale savaşlarıyla ilgili büyük görseller ile birlikte yer alacak. Gemi’nin batırılması ile birlikte Dünyanın ilk sualtı tarih müzesi hazırlıkları başlamış oldu.
Törende konuşan Keşan Belediye Başkanı ve Edirne Saros Turizm Altyapı Hizmet Birliği (ESTAB) Başkanı Mehmet Özcan, “Saros Körfezi bölge için çok değerli. Bu proje ile kaçak, gemi ile avcılığın önüne geçmek, yerel balıkçılığa katkıda bulunmak ve dalış turizmini canlandırmak istedik. Bu işte su altı görselliğini kattık. Denize görsel bloklar attık ve geri dönüşümünü çok kısa sürede aldık. Görsellik kapsamında Seyit Onbaşı’nın heykellerini yaptık. Anzak ve Türk askerler yaptık. Çanakkale Savaşı’nın anısına bir de Nusrat Mayın Gemisi batırma işine giriştik. Daha sonra ise ülkemize 47 yıl hizmet eden ve daha sonra kullanım dışı kalan TCSG 122 adlı Sahil Güvenlik gemisini bulduk. Bot bu günden itibaren su altı dalış alanı olarak Saros Körfezi’nin deniz turizmine katkı sağlayacak, aynı zamanda yapay resif olarak deniz canlılarına barınak olarak görevine devam edecektir” dedi.
Hem kaçak avlanma, hem sualtı canlılığını arttırması amacıyla gerçekleştirilen proje’nin hem İzmir hem de tüm Türkiye’de devamının gelmesini ümit ediyor ve emeği geçen herkesi canı gönülden tebrik ediyorum.
2012 yılında Ege Barakuda sayesinde Salvimar firması ile görüştüğüm dönemde aslında bu sponsorluk işinin bu denli gelişeceğini tahmin bile edemezdim. 2013 yılı Salvimar Uluslararası Kataloğunda ilk Türk olarak bulunmak benim için tarifsiz bir onurdu. 2014 yılında bu onuru çok sevdiğim kardeşim Ali Rıza Çirmene ile birlikte yaşadık. Fakat sonrasında yollarımız Salvimar ile ayrıldı.
Benim için en önemli şeylerden birisi Global anlamda kendisini ispatlamış firmaların sponsorluğunda olmaktı. Bu nedenle bir çok büyük firmayı izliyordum. Beuchat ise gerek Pedro Carbonell sponsorluğu olsun, gerek 1934 yılından beri sektörde oluşu olsun gönlümün hep ayrı bir köşesindeydi.
Yine Ege Barakuda’nın desteği ile Beuchat yeni sponsorum olarak yerini aldı. Bu benim için çok büyük bir onur ve gurur kaynağı. Destekleri için Ege Barakuda Ailesi’ne ve kardeşim Uğur Ateş’e sonsuz teşekkür ederim.
Salut tout le monde!
